Neresinden tutsam, neresinden başlasam bu maça bilemedim. İlk yarıda amatörce top kayıpları yapıp, acemice goller yiyende biziz. İkinci yarıda Celtic' i kendi evinde ceza sahasına hapseden de. Peki hangisi gerçek Fenerbahçe...
O kadar tutuk başladık ki maça sanki Nani'den tut Persie'ye kadar sanki herkes ilk Avrupa kupası maçını oynuyor. Bi telaş, bi stres, hatalar zinciri vardı adeta sahada. Bunun sebebi maçtan önce oyunculara maçın teknik yönünden çok motivasyon yönünün anlatılmış olması. Pereira, adeta oyunculara vermiş gazı ve sahaya yollamış, ama işin teknik yönüne pek girmemiş olacak ki, topu ayağına alan her oyuncu bişeyler yapma çabasındaydı ama rakibin açığını bilmediği için hata yapıyordu. Aslında maçın başına bakıldığında Celtic'in planı pres yapmak, hücum etmek üzerine değildi. Tıpkı ikinci yarıda ki gibi savunmada kompakt kalıp bizim yapacağımız top kayıplarından gol arayacaklardı. Fakat öyle hatalarla başladık ki maça, planı savunma olan Celtic bile hücum yönünden iştahlanıp iki gol bırakıverdi kalemize. Bu acemilikten kurtulmanın yolu oyunculara sakinlik aşılamak. Ancak Pereira maçtan önce ki basın toplantısında da dediği gibi, sakinliği sevmiyor, adrenalin ve heyecan onun felsefesi. Takımı hem adrenalin yüklü olup hem sakin oynatabilecek mi? Bunu göreceğiz. 2-0'dan sonra ise çok zamanında bir hamle geldi hocadan. Herkes Fernandao'nun ikinci yarının başında oyuna girmesini beklerken, Pereira ilk yarının sonlarında bu hamleyi yaptı ve belki de giden maçı çevirdi. Çünkü o Fernandao ilk yarının sonuna buram buram fırsatçılık kokan bir gol sıkıştırarak umutları canlı tuttu.
İkinci yarı ya ise Diego'nun da oyuna girmesiyle orta sahayı eline alan, alan daraltan ve Celtic'i kendi yarı sahasına hapseden bir görüntüyle başladık. Celtic Park'ın, Celtic'e dar geldiği sırada da hem 2-2 yi yakaladık, hem de 3. Gol fırsatlarını kaçırdık. Fernandao kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda iyi bir vuruş yapabilse efsane olacaktı. Efsane olmasına bir kalmıştı ki o da olmadı. O pozisyondan sonra da Celtic kendi oyununa döndü, maç orta saha mücadelesine döndü. Ama yine de üstünlüğümüz vardı, hakimiyet bizdeydi, her an gol atabilecekmiş gibi duran bizdik. Taa ki kenarda Ba'yı görene kadar. Aslında onun öncesinde Uygar hazırlanıyordu ve Uygar tercihi olsa maç bizim üstünlüğümüzde devam edebilirdi. Ama Pereira zannedersem son dakika süprizi yaşamak istemediği için savunmaya yönelik bir hamle yaptı. Bu da bizim son dakikaları kendi kalemizin önünde geçirmemize sebep oldu.
Sonuç olarak ilk yarıdaki acemilik ve telaşeyi çıkarıp, ikinci yarıda ki ısırgan ve atak sürekliliğini eklemek lazım bütün maça. Bize iki farklı futbolu izleten de Pereira. Ne zaman ortasını izleyeceğimizi bende merak ediyorum ama medyanın tuzağına düşmezse bu süre kısalır. Çünkü o medya sağolsun 2 maçtır Fernandao'yu gömdü. Persie tercihiyle alakalı linç girişiminde bulundu. Ve bu da bence hocanın aklında ki planları değiştirmesine sebep oldu. Hocanın ne olursa olsun bazı bildiklerinden şaşmaması gerek. Çünkü Persie'nin bi hareketini bir hafta konuşanlar, Podolski'nin el sıkmamasında ve su şişelerini tekmelemesinde üç maymunu oynuyor.
Son olarak 'Psikopat' bugün maçı çevirdi ama bi daha çevirebilir mi?? Bu arada o 'kel' i de atamayan 'hakemciğe' saygılar!!
by Serkan Acar
